SANAL TOPLUMUN SANAL AİLELERİ
Kadın ve erkek yüce Allah’ın yarattığı ve birbirlerine azami derecede ihtiyaç duyan iki varlıktır. Her geçen gün duyarlılığını yitiren dünyanın içinde insanoğlu da payına düşeni aldı. Ailede, insani ilişkilerde ve toplumda iletişimin bitme safhasına geldiğini ne yazık ki görüyoruz. Ayeti kerimenin ifadesine göre insanoğlu hemcinsiyle ülfet, muhabbet ve sukunet bulur. ( Rum 21.) Fakat bizler bugün o kanalları birbirimize karşı kapattık. Sanal alemde devletler kurduk, arkadaşlıklar kurup takipleştik. Dünyanın öbür ucunda yaşayan insanlardan haberdar olduk iletişim kurduk ama yanı başımızda duran ailemizi duyamadık. İletişimde zorlandık. Onlarla birbirimizi anlamadık. Aynı evlerde yaşadık ama birbirimizi göremedik. Dijital dünyanın içinde, robotlaşan adeta telefon ve internetle nefes alan bir toplum haline geldik. Toplum olarak entübe olduk. Telefon tablet ve internetin kabloları boğazımızdan içeriye verilmiş ciğerlerimize sanal alemin sanal nefesi gidiyor. Ceblerimize sığmayan telefonlar ellerimizden düşmüyor. Sosyal medyada kendimize ait olduğunu düşündüğümüz dünyanın ipler başkalarının elindedir. İletişimin çok kolay olduğu bir zaman diliminde Rabbimizle iletişim kurmakta çok zorlanıyoruz. Teknoloji insana verilen en güzel nimetken o nimeti gereği gibi kullanmamak onu, yaradılış gayesinin dışına atmıştır.
Mide ruhun önüne geçtiği takdirde insan sadece mideye çalışır çoğu zaman ona yetişmede zorlanır. Tek vazifesinin mideyi doyurmak olduğunu sanır. O vazifesini asla ihmal etmez. Aynı evi paylaşan ve dışarıdan aile görünümü veren bir çok insan daha aile olamamıştır. Aile maddi imkan ve değerlerin kurduğu bir kurum değildir. Aksine aile manevi değerlerin birleştiği, kadın ve erkeğin ortak paydada bütünleştiği ilkokuldur. Bu okulun öğrencileri olduğunu iddia edenler tam tersi bir hayat yaşamamalıdır. Aileye giren en güzel hediye çocuktur. Anne babalar çocuklarına dokunarak onların gözlerinin içine bakarak sevdiklerini göstermelidir. Ama ne yazık ki sanal alemin bireyleri olduğumuz için çocuklarımızı tablet ve telefondaki emoji ifadelerle seviyoruz. Kim çocuğuna çok telefon verirse en çok o seviyor. Kim çocuğuna interneti açıp saatlerce onun internetle vakit geçirmesine müsaade ederse en çok o kişi çocuklarına değer veriyor. Maalesef böyle bir duruma düştük ve kendi canavarlarımızı kendimiz yetiştirdik. O canavarın ekmeği, suyu, nefesi telefon ve internet oldu. Böylece sevgisiz ve duygusuz büyüyen ve sanallaşan bir nesilden insan gibi düşünmelerini bekledik. Sevgi dilimizi sanal dünyada kullandık. Değerli anne ve babalar çocuklarımız bizden çok telefon ve internetle vakit geçirmeyi seviyorsa bu durumu gözden geçirelim. Değerli bir hocamız şöyle demişti. “Bayramda bir komşumuzu ziyarete gittim. Bayramlaştık. Sonra evin babası oğlu için şöyle dedi. Keşke babam uykudan hiç uyanmasa ben de gönlümce onun telefonundan oyunlar oynasam dedi diyor. Vay ki vay çocuk telefonu babasına tercih ediyor ve telefonla olduğu sürece babasının yokluğunu hiç hissetmeyecektir.
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” (Tahrim 6.) Bu ateş dünyadaki hiçbir ateşe benzemez. Biz yanıyoruz ailemiz yanıyor neden hala bu geçici sanal alemden uyanmıyoruz. Maalesef öyle bir yangın bizi sarmış ki ateşini biz harlıyoruz. Her tarafımız yanıyor alevler içindeyiz. Ne yazık ki yandığımızın bile farkında değiliz. “Ey rabbimiz! “Bize mutluluk getirecek eşler ve çocuklar bahşet; bizi günahtan sakınanlara önder yap!” amin.