İsa (a.s), bugünün Filistin topraklarındaki Nasıra’da doğmuş olan Yahudi bir peygamberdi. İsa (a.s), üç yıl kadar bir süre peygamberlik yapmış, mücadelesini Hahamist/Siyonist sisteme karşı sürdürmüştü. Onun tebliğ ve irşad faaliyetleri yeni bir din kurma veya yeni bir şeriat ortaya koymak değildi. Bilakis bir restoratör ve reformist peygamber olarak ortaya çıkmıştı. Amacı ise tahrif ve tahrip edilmiş olan ve Hahamist/Siyonist bir düşünceyle teşkil edilen Yahudiliği, tekrar ilahi menşeli bir din haline getirmekti. İsa’nın (a.s.) yaptığı aslında arı kovanına çomak sokmaktı. Bu durum Yahudilere atfen İncil’de şöyle ifade edilmektedir. “Sizin de vay halinize, ey Yasa uzmanları!” [Hahamlar] dedi. “İnsanlara taşınması güç yükler yüklersiniz, kendiniz ise bu yükleri kaldırmak için parmağınızı bile kıpırdatmazsınız. Vay halinize! Peygamberlerin anıtlarını yaparsınız, oysa onları sizin atalarınız öldürmüştür. Böylelikle atalarınızın yaptıklarına tanıklık ederek bunları onaylamış oluyorsunuz. Çünkü onlar peygamberleri öldürdüler, siz de anıtlarını yapıyorsunuz. İşte bunun için Tanrı’nın Bilgeliği şöyle demiştir: ‘Ben onlara peygamberler ve elçiler göndereceğim, bunlardan kimini öldürecek, kimine zulmedecekler.’ Böylece bu kuşak, Habil’in kanından tutun da, sunakla tapınak arasında öldürülen Zekeriya’nın kanına değin, dünyanın kuruluşundan beri akıtılan bütün peygamberlerin kanından sorumlu tutulacaktır. Evet, size söylüyorum, bu kuşak sorumlu tutulacaktır. Vay halinize, ey Yasa uzmanları! [Hahamlar] Bilgi kapısının anahtarını alıp götürdünüz. Kendiniz bu kapıdan girmediniz, girmek isteyenlere de engel oldunuz.” Ancak zulüm sistemini benimsemiş Hahamist/Siyonist bir yapıya bürünmüş Yahudilerin önde gelenleri bunu kabullenmeyecek ve İsa peygambere dünyayı zindan edeceklerdi. Ve bunda başarılı da oldular. Diğer birçok peygambere uyguladıkları zulmü ona da reva gördüler. Sevgi dini olduğu ifade edilen Hıristiyanlığı kabul eden Amerika başta olmak üzere emperyalizmin çarkını oluşturan İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkelerin Filistin’de daha fazla bebek, çocuk, erkek- kadın, genç-yaşlı sivillerin katledilmesi için destek oldukları İsrail’e olan sevgisi nereden geliyor. Bu sevginin kaynağı İsa’nın (a.s) şu sözü müdür?! “Size yeni bir buyruk veriyorum: Birbirinizi sevin. Sizi sevdiğim gibi siz de birbirinizi sevin. Birbirinize sevginiz olursa, herkes bununla benim öğrencilerim olduğunuzu anlayacaktır.” Eğer bu söz ise bu sözün kapsamı sadece Yahudi ve Hıristiyanları mı kapsıyor? İncil’in sevgi pasajları, Müslümanlarla karşılaşınca rafa mı kaldırılıyor? Acaba İsa (a.s) başta olmak üzere birçok peygamberi öldürmekten çekinmeyen Hahamist/Siyonist Yahudilere destek vermek, utanç kaynağı olarak Hıristiyanlara yetmeyecek mi? Bu Anglosakson devletler kendi inançlarına, kültürlerine insanlığa ihanet etmişlerdir. Bu durumu İncil şöyle özetler: “… Tanrı onları yararsız düşüncelere, yakışıksız davranışlara teslim etti. Her türlü haksızlık, kötülük, açgözlülük ve kinle doldular. Kıskançlık, öldürme hırsı, çekişme, hile, kötü niyetle doludurlar. Dedikoducu, yerici, Tanrı’dan nefret eden, küstah, kibirli, övüngen, kötülük üreten, anne baba sözü dinlemeyen, anlayışsız, sözünde durmaz, sevgiden yoksun, acımasız insanlardır. Böyle davrananların ölümü hak ettiğine ilişkin Tanrı buyruğunu bildikleri halde, bunları yalnız yapmakla kalmaz, yapanları da onaylarlar.” İsrail’in bu son katliamları esnasında bu utanca ortak olmayan vicdan ve insaf sahibi Hıristiyanlar, protestolarla emperyalist çarka hizmet etmediklerini ortaya koydu. Binlerce kişi sokaklarda Filistin’in yanında olduğunu dile getirerek Hıristiyan âleminin insanlık sınıfındaki utancını bir nebze de olsa ortadan kaldırdılar. Ancak emperyalist İngiltere, Amerika Fransa ve Almanya gibi Hıristiyan devletlerin yönetimleri insanlıkta sınıfta kaldılar. Hiçbir zaman silinmeyecek bir utanç nişanesi sahibi oldular. Tıpkı Kudüs’ü yakıp yok eden ve on binlerce insanı katleden tarihin utanç sayfalarında yerini alan Haçlılar gibi, bugün de Haçlıların torunları atalarına layık olmanın haksız, insafsız ve iğrenç gururunu yaşayabilirler.
Çok derin bir analiz olmuş yüreğinize sağlık hocam