NASIL BİR KULLUK... ?
Eşrefi mahlukat olan insanoğlu, rabbi tarafından kendisine verilen bu şerefi korumakla vazifelidir. Bu şerefi korumak yüce Allah’ın emir ve yasaklarına riayet ederek yaşamaktan geçer.
Yaratana kulluk etmek, kulu yücelten tek değerdir. Doğum ile ölüm arasında ifa edilen bir hayat tarzıdır kulluk. Müminin hayatında kulluğun ömrü kısa olmamalıdır. Rabbimizin bizlere emrettiği kulluğun süresi bu dünyada nefes aldığımız süre kadardır.
“Yine insanlar içinde kimileri vardır ki, Allah’a şartlı olarak kulluk eder; öyle ki kendisine bir iyilik denk gelirse bundan pek memnun olur, ama başına bir imtihan sıkıntısı gelse hemen yüz çevirir. Böyleleri dünyasını da âhiretini de yitirmiştir ve apaçık hüsran işte budur.” ( Hac 11.) Ayetin tefsirinde; Allah’a kulluğu dünya hayatındaki rahatlık şartına bağlayan insanların tipik davranışları tasvir edilmekte, imanlarına pamuk ipliğiyle bağlı olan bu tür kimselerin işleri rast gittikçe Allah’a kulluk etmekten memnun oldukları, bir imtihan sıkıntısına mâruz kaldıklarında ise hemen bu statüden sıyrılmak istedikleri; bir başka ifadeyle, Allah’ın istediği gibi kul olmaya çalışmak yerine, kulluk ettikleri Tanrı’nın kendi istedikleri gibi olmasını bekledikleri anlatılmaktadır. (Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 718-719)
Yüce Allah çıkarları doğrultusunda yapılan kulluğu kabul etmiyor. Ayetin ifadesiyle kendi menfaatini ön planda tutup bu doğrultuda bir kulluk sergileyen kişi hem dünyayı hem de ahireti kaybetmiştir. Nimetler içinde yüzerken yapılan kulluğun veya şükrün, o nimetler elden gidince de aynı şekilde teslimiyetin hakim olduğu bir tavır sergilemek mümine yakışan güzel bir davranıştır. Mümin bir gül gibi olmalıdır. Gülü her sıktığımızda yine gül kokusu etrafa yayılır mümin de kendisine gelen her sıkıntıda içindeki iman güzellikleri ortaya çıkmalıdır. İçindeki kulluk dışa yansımalıdr. Eğer kişide tam bir teslimiyet yoksa, çıkarına göre kulluğunu yapıyorsa o zaman başına gelen her musibette onun içindeki başkaldırı ve samimiyetsizlik dışa vuracaktır. Kulluk, kalbe ekilen ve filizlenen bir tohum gibidir. Duygu düşünce ve amelle kendisini göstermelidir. Tüm insanlar Allah’a kuldur. Ama içlerinden ahiret nimetlerine mazhar olacak grup kulluk edenlerdir. Kulluğun olmadığı bir hayat fani olmaya müstehaktır. “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zâriyât; 56) buyuran rabbimiz bizlere en doğru yolu göstermiştir.
Kulluk şuuruna sahip olmak için ilk önce tüm benliğimizle tevhid inancına bürünmeliyiz. Tevhid inancı bizi gerçek olana yani Allah’a kul olmaya çağırıyor. Kendi iç alemimizde tevhide teslim olursak bu teslimiyet bizi dosdoğru yol üzere Allah’a kul eder. Asıl hürriyet Bir’e kul olmaktır. Bir’e kul olmayan bine köle olur. Allah dışında yapılan tüm kulluklar insanı hürriyetinden eden ve menfaatinin olduğuna kul olmaktır.
Allah’ım! “Sana olan kulluğumuzu kabul eyle" Amin.