KUR’AN’I GÖNÜLDEN OKUMAK
Yüce Allah, kainatı yaratıp eşsiz bir düzene koyduktan sonra yeryüzünün halifesi olan insanları yarattı ve onlara yol gösteren elçiler gönderdi. Rabbimiz, elçilere tabi olup ilahi emre uyanların nasıl davranmaları gerektiğini bizzat kitaplarla bildirdi. Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an anlaşılsın ve inananlar hayatlarına tatbik etsin diye indirilmiştir. Anlaşılması için de kolaylaştırılmıştır. Nitekim Kur’an bizlere; “Andolsun ki biz Kur’an’ı düşünüp öğüt almak için kolaylaştırdık. Yok mu öğüt alanlar”? (Kamer 54/17) buyurmaktadır.
Kur’an anlaşılmak için okunur. İnananlar kendilerine tebliğ edilen Kur’an’ı anlamakla yükümlüdür. Zira hayatlarını yüce Allah’ın istekleri doğrultusunda düzene koymakla sorumlu tutulan insanların ilk vazifesi; kendilerinden istenileni okuyup anlamaktır. Bir şeyi okumanın lezzeti onu anlamaktır. Onu Yaşamak ise meyvesidir. Anlamaya çalışmadan okumak ise Kur'an'ın gönderiliş gayasine zıttır.
Kur’an okumaktan maksat onu anlayıp yaşamaktır. Yoksa kuru bir okuyuş ya da düz bir yazıyı anlamadan okumak gibi değildir. İlk emrin oku olmasından maksat kendini, kainatı ve yaradılış nedenini tefekkür etmektir. Yaşanmadan okunan Kur’an; dillere eziyet, bedene külfet ve onu ezberleyip hayatına aksettirmeden taşıyan için de bir yüktür. Kur’an ilk önce okunmak, sonra da yaşanmak için gönderildi.
Biz diriler, Kur’an’ı kendimizden çok ölüye okur olduk. Ruhumuz öldü farkında olamadık. Bizler O’nu yaşamadan okuyoruz. Yaşanmadan okunan Kur’an’dan alınan feyiz ve bereket yok hükmündedir. Elbette Kur’an’ın yüzüne okunması sevaptır, ibadettir. Fakat anlamadan okumak bizi, içindeki hakikatlerden mahrum bırakır. Bunun için yüce Rabbimiz onu okuyup hayatımıza uygulayalım diye göndermiştir.
Yeryüzünde bugüne kadar usanmadan bıkmadan defalarca okunan tek kitap, hiç şüphesiz Kur’an-ı Kerimdir. O, Rahman olan Allah tarafından yeryüzüne indirilen ve yol gösteren, kutlu bir elçiden bizlere tebliğ edilen şaheser bir mesajdır. İyi okumadan ve anlamadan o mesajlar hayatımıza nasıl yön versin. İnananlar olarak yeryüzünde ki yaşantımız devam ettiği sürece kıyamete kadar sadece o kitaptan sorumluyuz. Buna rağmen imtihanı kaybedeceksek vay halimize.
Kur’an’a kendini vakfedersen O’ndaki hakikatlere vakıf olursun. Sen O’nu dünyalık için okursan O sana dünyayı, ahiret için okursan ahireti verir. O’na kalbini açarsan O da senin ruhunu ve kalbini doyurur. Dilinle değil Gönlünle okursan anlamını ve hükmünü idrak edersin. Yaşamak için okursan her bir harfinde binlerce hikmet ve lezzeti veren saadetli bir istikbali müşahede edersin. Bizler Kur’an’ı, kurtarılmayı bekleyen hayat gemimizde pusula yaparsak karanlığa mahkum ettiğimiz gönüllerimizin üstüne güneş doğar.
Rabbim bizleri, gönderdiği ilahi kelamı okuyup hayatına aksettiren kullarından etsin. Amin.