KAR GİBİ BEYAZ OLMAK
Göklerden gelen her şey saf, berrak ve temizdir. Kar da öyle saf ve bembeyazdır. Yeryüzüne yağdığında üzerine düştüğü her şeyin rengini, cinsini, markasını kapatır. Kendi saf ve bembeyaz rengiyle örter. Genellikle kış aylarında yeryüzü kefenini giydi derler Anadolu’da.
Ademoğlu’da kar gibi saf, temiz ve bembeyaz bir şekilde yaratılmıştır. Fakat o imtihana tabi tutulduğu andan itibaren günden güne o temizliğini ve beyazlığını yitirir. Beyazlık dışında her renge giriverir. Halbuki düşünen bir varlık nasıl olur da düşünmeden hareket eder. Günahların kiri ve pası insanın üzerine yapışır ve insan zamanla üzerindeki beyazlığı yitirir. Bu durum onun aceleci, cahilce davranan ve sabırsız bir varlık olduğunun kanıtıdır. Örtmek lazım kirli ve paslı olan her şeyin üstünü. Beyaz, temizliğin işaretidir. İnsan öldüğünde bile bembeyaz bir kefene sarılır. Bunun manası da kişi daima beyaz renk gibi olmalı temiz düşünmelidir. Temiz yaşamalıdır. Temiz yollardan yürümelidir. Yüce Rabbimiz her birimize bembeyaz bir hayat bahşetmiştir. Onu korumak, kirletmemek en büyük vazifemiz olsa gerek. Amel defterimizin beyaz sayfalarını günahla kirletirsek sonunda hesabını veremeyeceğimiz bir sorguyla karşı karşıya kalabiliriz.
Kar, kendisiyle birlikte kirleri götürür mikropları öldürür. Karın erimesi dahi baharın habercisidir. Toprağa can verir kar. İnsanoğlu da öyle olmalıdır. Onun olduğu yerde günahların kiri ve pası olmamalı. İnsanın üzerindeki görünmeyen kirleri yok eden tek bir silah vardır o da sağlam bir tövbedir. İnsan da kar gibi bu ilahi yolda erimelidir. Nefsine uyarak yaptığı hataların kirini tertemiz bir tövbeyle silip Rabbi’nin yoluna sağlam bir teslimiyetle devam edebilir. Nitekim İslam, kendisine tabi olan şahısların önceki hayatlarına bir perde çeker. Onlara tertemiz bir sayfa verir. Kişi kendisine verilen bu sayfaları istediği gibi doldurur. Güzel amelle dolduran güzel, kötü amelle dolduran da kötü bir sonuçla karşılaşır. Hz peygamber ve arkadaşları bu yolda manen eridiler. Nefsin istek ve arzularına set çekerek nefis ve şeytanlarını erittiler. Sonun da da islamın nurunu ve güzelliklerini bir bahar gibi çevrelerine yansıttılar....
Üzerinde yaşadığımız dünyadan birçoğumuz şikayet ederiz. Ama asıl suçlu kim bunu hiç düşünmeyiz. Şikayetçi olduğumuz dünya şimdi bahara gebedir. Peki bizler şimdi neye gebeyiz? İyiliğe mi yoksa kötülüğe mi? yaşadığımız süre içinde kaç defa baharı gönüllerimize ve çevremize yaşattık. Sevmediğimiz dünyamız dahi kışın sonunda üzerindeki tüm canlılara baharı ve yazı yaşatır. Ahiret hayatına inananlar olarak orada cennet gibi bir yere talibiz. Peki oradaki cenneti almak için bu dünyada kaç defa cenneti çevremize yaşattık. Yaşatmadığımız cennete nasıl talip olabiliriz ki?
Allahım! Bize dünyada ve ahirette iyilik ve güzellik ver bizi cehennem azabından koru. Amin.