HER ZORLUKTA VARDIR BİR KOLAYLIK...
Kainatın sahibi yüce Allah, insanı çok farklı meziyetlerde yaratmıştır. Her duyguyu içinde barındıran insanoğlu bu duygularla başa çıkma gücüne sahip olduğunu unutmamalıdır. İnsanda olumsuz her duygunun karşılığında onu telafi edecek olumlu bir duygu vardır. Örneğin ağlamanın yanında onu silip yok edecek gülme duygusu vardır. Hüznün yanında sevinç duygusu vardır. Yüce rabbimiz, Beled suresinin 4. ayetinde “ Biz insanı bir sıkıntı ve zorluk içinde (olacak ve bunlara göğüs gerecek şekilde) yarattık. Buyuruyor. İmtihan gereği insan zorluklarla karşılaşmaktır. Bununla beraber Allah’a olan inancını ve teslimiyetini asla elden bırakmamalıdır. “Her zorlukla beraber elbette bir kolaylık vardır. (İnşirah 5.)
Mümin, içine düştüğü çıkmazın bir gün son bulacağı inancıyla birlikte, önündeki düzlüğün de bir gün yerini sarp yokuşa bırakacağını bilmelidir. İnanan kişi gücünü, kendisini yaratan ve rehber gönderip yol gösteren Allah’tan alır. Ey mümin! Kendini yalnız mı görüyorsun herkes seni terketse bile sana inanan ve seni asla bırakmayan rabbin bak sana nasıl sesleniyor. “Rabbin seni terk etmedi sana darılmadı da” ( Duha 3.) nefsinin sana fısıldamasına kulak asma yalnız değilsin seni en güzel şekilde yaratana kulak ver “ Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiği vesveseyi de biz biliriz. Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız. ( Kâf 16.) Sana şah damarından daha yakın olana uzak olma. Kendini rabbine bırak, yakınlaş O’nunla. Sana gelen bir sıkıntıdan, çevrenin sana söyledikleri inancına zeval vermesin. Böyle bir durumda “Andolsun, onların söyledikleri şeylerden dolayı göğsünün daraldığını biliyoruz.(Hicr 97.) ayeti imdadına yetişsin. Yaratan nasıl da biliyor ve tanıyor seni. Sana Kur’an ile yol gösterip sıkıntına cevap veriyor. Bir islam aliminin dediği gibi “Ey zevk ve lezzete müptelâ insan! Ben yetmiş beş yaşımda, binler tecrübelerle ve hüccetlerle ve hadiselerle aynelyakîn bildim ki, hakikî zevk ve elemsiz lezzet ve kedersiz sevinç ve hayattaki saadet yalnız imandadır ve iman hakikatleri dairesinde bulunur. Yoksa, dünyevî bir lezzette çok elemler var. Bir üzüm tanesini yedirir, on tokat vurur gibi, hayatın lezzetini kaçırır. ( R.N.K. On üçüncü söz ikinci makam) İşte ey mümin! Kalbinin inşirahını fani lezzetlerde arama. Kalbini bilen ve ona huzuru veren rabbine yönel. Kalbine rabbinden başkası huzur veremez. “Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur. ( Rad 28.) huzuru başka yerde arama. Sıkıntı ve zorluklar karşısında mümin, yine Kur’an’ın ifadesiyle: “Artık bana düşen güzel bir sabırdır. (Yusuf 18.) deyip onu gönderene şükrünü ifa etmektir.
İnanan insan Kur’an’a kendini açarsa Kur’an da ona kendisini açar ve aradığı cevapları bir bir onda bulur. İçine düştüğün çıkmazın ortasında bocalarken sakın ümidini yitirme, mücadeleden vazgeçme, teslimiyet ve ihlası elden bırakma. “De ki: Ey kendi aleyhlerine günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.” (Zümer 53.) Rabbinin bu çağrısına kulak ver. Bak Allah senin imdadına nasıl da yetişti. Yeter ki sen ümitvar ol. “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” (Âl-i imran 173.) diyerek Allah’a olan teslimiyetini hiç kaybetme. Mümin, önüne çıkan sıkıntıların elbet biteceği ümidiyle “Ne dem baki ne ğam baki” şiarıyla hareket etmelidir.
Rabbim. Zorluklarımızı kolaylıklara, darlıklarımızı genişliklere, dertlerimizi devalara, mûsibetlerimizi rahmetlere, günahlarımızı hasenatlara tebdil eyle. Amin.