CAHİLİYE KALINTILARI
Ashabı Kiramın büyüklerinden ve aynı zamanda islamın ilk müezzini olan Bilal-i Habeşi siyah bir köleydi. Bir gün sahabelerden Ebû Zer ile Bilal-i Habeşi arasında, bir meselede görüş ayrılığı olmuştu. Aralarındaki konuşma uzadı, derken O esnada Ebû Zer, Hz. Bilal’e karşı: “Sen bu işlerden anlamazsın siyah kadının oğlu” demişti. Bu sözden alınan Hz. Bilal, bunu Rasûlullah’a haber verdi ve: “Müslüman olduktan sonra hala daha ırkımızdan dolayı suçlanacak mıyız Ya Rasûlullah dedi. Hz. Peygamber, Ebu Zer’i çağırdı. Ona: “Sen Bilal’e böyle böyle söylemişsin, öyle mi?” diye sordu. Hz. Ebu Zer, utancından Hz. Rasûlullah’a cevap veremedi. Peygamberimiz (s.a.v.): “Demek sende hala İslamiyetten önceki cahiliye kalıntıları var. İnsan hiç derisinin siyahlığından dolayı suçlanır mı? Mühim olan Allah korkusu değil midir?” buyurdu. Yeterince pişman olan Ebû Zer Peygamberimizin bu sözleriyle iyice kafasını kaldıramaz hale geldi. Doğruca Bilal-i Habeşi Hazretleri’nin evine gitti. Yüzünü kapının eşiğine koyarak: “Ey Bilal, senin mübarek ayağın bu kötü, kaba Ebu Zerr’in yüzüne basarak geçmedikçe ben bu eşikten kafamı kaldırmayacağım” dedi. Hz. Bilal, Ebû Zer Hazretlerini kaldırdı ve şöyle cevap verdi: “Kalk kardeşim. Bu yüz, basılmaya değil öpülmeye layıktır. Ben sana hakkımı helal ettim.” Onun kaldırdı, gözlerinden öptü. Kucaklaştılar. Kalplerinde kötülük namına birbirlerine karşı bir şey kalmadı. (Buhari, İman 22)
Yeryüzünde İslam çatısı altına girenler kardeştir. İman edenin ırkı, dili, rengi asla sorulmaz, bundan dolayı asla hor görülmez. Yüce Allah insanları farklı dil, ırk ve renklerde yaratmıştır. Rabbimiz; “Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır” ( Hucurat 13.) buyurmaktadır. Bu ayette kim Allah’tan çok korkup O’nun emirlerine dikkat ediyorsa Allah katında üstün olan odur. Onun için dünyada bizlere nimet olarak verilen dil, ırk, ve renkte üstünlüğü aramamalıyız. Artık cahiliye kalıntılarından kurtulmalıyız. Kainatın yaratılışından bu yana ilk defa ırkçılık yapan şeytandı. İblis Hz. Adem’e ithafen “...Ben ondan daha üstünüm; çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın” dedi. ( A’raf 12.) Sadece ırkçılık cahiliye adeti değilidir. İslama muhalif olan tüm tutum ve davranışlar cahiliye adetleridir. İmana aykırı olan davranışlardan hangisi bizde varsa hemen onu terk etmemiz gerekiyor. Çünkü iman ile cahiliye kalıntıları asla bir arada bulunmaz. Mümin, Hz. Ebû Zerr gibi hata yapınca hatasını telafi eden, Hz. Bilal gibi de affetmeyi bilen olmalıdır. Müslüman, şartlar ne olursa olsun kendisinde imanın hakim olduğu biri olarak hareket etmelidir. Kızgın olunca nefsine hakim olmayıp, cahiliye adetiyle hareket eden biri, iman açısından daha olgunlaşmamıştır. “Müminler ancak kardeştir”. Ayeti bizi çağırıyorken kulağımız şeytanın fısıltılarına kapalı olmalıdır. Ahirette karneler günü karnemizi alırken gerçek üstünlüğün Allah’ın emirlerine riayet etmek olduğunu anlayacağız. Övündüğümüz mal, evlat, aşiret, dil, renk, ırk bunların hepsinin dünyada kaldığını göreceğiz. Gerçek üstünlük ihlasla yapılan amelde gizlidir. Bunu da ancak Allah bilir.
“Allah’ım! Göz açıp kapayıncaya kadar bizi nefsimizle baş başa bırakma. Senin razı olduğun amellerle huzuruna varabilmeyi cümlemize nasip eyle. Bizi cahiliyenin tüm kalıntılarından uzak eyle.” Amin .