Şüphesiz dünyanın en kutsal mesleğidir öğretmenlik. “Dünyada hiçbir şey gösteremezsiniz ki öğretmenin eseri olmasın.”
Eflatun, yeryüzünde barışı sağlayabilecek insanlar, öğretmenlerdir, der. Öğretmenlikten daha şerefli bir meslek tanımadığını söyler, Diyojen. Bizim mensup olduğumuz kültür ve inanç ikliminde yetişen Farabi: Erdemli toplum yetiştirmenin yolu eğitimden geçer, düşüncesindedir. Aynı iklimin bir diğer temsilcisi İbni Sina: Eğitim ve öğretim bir uzmanlık alanıdır, herkes eğitici olamaz, diye ekler. İşçi sınıfının mücadelesini bayraklaştıran Karl Marks ise olaya başka bir açıdan bakar: Bana bir ülkenin öğretmenlerini verin o ülkeyi silahsız teslim alayım, diyerek öğretmenlerin başka bir alandaki önemine dikkat çeker. İlmin kapısı Hz. Ali, Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum derken öğretmenliğin kutsiyetini vurgular.
Bir, Kore atasözü, ‘öğretmenin gölgesine bile basılamayacağını’ belirtir. ‘Sınıfta Cumhurbaşkanı bile öğretmenden sonra gelir’, der bu ülkenin kurucusu Atatürk. “Öğretmenler, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister” diyerek büyük bir sorumluluk yükler öğretmenlerin omuzlarına.
Tarihteki büyük şahsiyetlere bakın, yanlarında onları en mükemmel şekilde yetiştiren öğretmenleri görürsünüz. Fatihin yanında, İstanbul’un Fethi’nin manevi mimarı Akşemsettin Hazretleri vardır, Yavuz’un yanında İbni Kemal. İbni Kemal’in atının ayaklarından kaftanına sıçrayan çamurları bir şeref nişanesi olarak kabul eden ve bu kaftanının ölünce tabutunun üzerine örtülmesini söyleyen Yavuz, kendisini yetiştiren büyük öğretmenlerin eseridir. Alpaslan’ın, Melikşah’ın başarılarının arkasında da yine o devrin büyük devlet adamı Nizâmülmülk vardır. Nizamiye Medreselerini açarak eğitim öğretimi sistemleştiren büyük bir öğretmendir.
Günümüzde öğretmenlik önemini yitirmiş –ilmin önemini yitirdiği gibi- sıradan bir devlet memurluğu haline gelmiştir. Önünde saygıyla eğildiğimiz, adını duyunca kendimize çeki düzen verdiğimiz, geleceğimizi şekillendiren ideal öğretmenler yok artık. “Vahşi Kapitalizm”in, toplumları esir aldığı; insanların makam ve mevkilerine göre itibar kazandığı, parası kadar konuşabildiği; her şeyin maddi ölçülere göre değerlendirildiği günümüzde, gariban öğretmenin yüzüne kim bakar… Yüzüne bakmayı bırakın, kim adam yerine koyar. Yüzde yüz haklı olduğu konularda bile bazı yetkililerin arkasında durmadığı öğretmen, kendisine yapılan haksız saldırılara nasıl karşı koyabilir.
Mezun olduktan sonra seçme sınavlarında ter döken, zar zor kadro alıp adımını mesleğe atmış gariban öğretmenlerin -işimi kaybederim korkusuyla- insafsız velinin, saygısız öğrencinin, kanun ve yönetmeliklerden bi haber amirlerinin karşında ezildiklerini görünce: yıkılsın, aslanı kediye boğduran bu düzen, diyesim geliyor.
Gün geçmiyor ki, öğretmenlerle ilgili olumsuz bir haber çıkmasın basınımızda/medyamızda. Televizyonlar, gazeteler olumsuz haberlerle dolu. “Vurun Abalıya!” dercesine saldırıyorlar. Koca koca köşe yazarları, – hele kendi düşüncesinde değilse- ayağı kayan veya dili sürçen öğretmeni linç etmekten geri durmuyor; ruh hastası bir iki kişi yüzünden koca bir camiayı töhmet altında bırakmaktan çekinmiyor.
Sanırsınız ki dünyada bütün kötülüklerin anası öğretmenlerdir. Öğretmenler yok edilirse dünya kendiliğinden düzelecektir. Öğretmenin dışında herkes masum, herkes günahsız, herkes sütten çıkmış ak kaşık…
Bir milyonluk öğretmen camiası içerisinde birkaç kişiyi geçmeyecek olumsuz örnekleri öne çıkarıp öğretmenlerimizin itibarını zedelemeye çalışmak iyi niyetli bir yaklaşım değildir. İstisna bile olamayacak bu durumları toplumun gözüne sokarcasına sürekli gündemde tutmak, bindiğimiz dalı kesmeye benzer. Sonuçta yara alan öğretmenlik mesleğidir. Toplumun en fazla güvendiği mesleğin mensuplarını, toplum nezdinde küçük düşürmeye çalışmanın kimseye bir faydasının olacağına inanmıyorum. Zedelenen güven duygusunu yeniden inşa etmek hiç de kalay olmayacaktır.
Öğretmenleri, hür düşünemeyen; kendisini güvende hissetmeyen; haksızlıklar karşısında susmak zorunda kalan bir toplumun geleceğinden endişelenmemek mümkün değildir.
Not: Toplumumuzun ezici çoğunluğunu oluşturan insaflı velileri, saygılı öğrencileri, kanun ve yönetmelikten haberdar olup, haksızlığa uğrayan öğretmeninin yanında yer alan amirleri tenzih ederim.