TÜRK DÜNYASININ AVAZI AZERBAYCANLI İKİ HANIM
GANİRE PAŞAYEVA - AZERİN
1071 Ahlat-Malazgirt Zaferinin 952. Yılı yaklaşıyor. Kutlamalara değişik ülkelerden katılan misafirlerimizin sayısı her geçen yıl artarak devam ediyor.
Bu yıl, yani 952. Yıl kutlamalarının hem etkinlikler hem de katılım açısından geçen yıllara nazaran daha kapsamlı olacağını düşünüyorum.
Bilim adamları, devlet adamları, sanatkârlar, sanatçılar Ahlat’ta boy göstermeye başladılar.
Geçen yıl, Azerbaycanlı ünlü bir sanatçıyı, Azerin’i misafir ettik.
Türk dünyasının sevilen sanatçısı Azeri’ni Azerbaycan’da çok dinlemiştik.
Güzel sesli hanımefendi bir sanatçı, Azerin.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla, Büyükelçiliğimizin Azerbaycan Gülistan Sarayı’nda verdiği resepsiyonlara katılır, İstiklal Marşı’mızı, Azerbaycan Himni’ni, seslendirirdi.
Çırpınırdın Karadeniz türküsüyle salonu coştururdu.
Azerbaycanlı ünlü şair Ahmed Cevad’ın, sözlerini yazdığı, Üzeyir Hacıbeyli’nin bestelediği, Çırpınırdın Karadeniz türküsü günümüzde sevilerek okunup dinlenmektedir.
Enver Paşa’nın kardeşi, Kafkas İslam Ordusunun komutanı Nuri Paşa ve askerleri için yazılan bu türkü yıllar geçse de unutulmayacak, bütün Türk dünyasında sevilerek okunup dinlenecektir.
Bir Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda, Gülistan Sarayı’da tanıştık, Azerin’le.
Türk dünyasına, Türkiye’ye aşık bir hanımefendi ile karşılaştık.
Türk yetkililerden bir isteği vardı, Azerin’in
Terörle mücadele eden Türk askerlerine konserler vermek, morallerini yükseltmek, onların yanında olduğunu göstermek.
Bu isteği yetkililer tarafından kabul edildi.
Azerin, Güneydoğu’da, ve sınır ötesinde harekâtlar icra eden Mehmetçiklerimize moral konserleri verdi.
Kahraman askerlerimizin gönlünü fethetti.
TRT Avaz’da yaptığı programlarla evlerimizi misafir oldu, bizlere müzik ziyafeti çekti.
Bizim duygu ve düşüncelerimizi dile getirdi.
O atık ülkemizde de çok tanınan bir sanatçı, bizden biri.
Zaten Azerbaycanlıların gönlünde Türkiye’nin ayrı bir yeri var.
Bakü’de görev yaptığım beş yıl içinde bunu hep hissettim.
Köylerine kadar gidip oradaki insanlarla sohbet etme imkânı buldum.
Konuşmalarıyla, davranışlarıyla, misafirperverlikleriyle bize benziyorlar.
Ha Ahlat’ta dolaşmışsın ha Bakü’de…
Yabancılık çekmez, kendinizi memleketinizdeymiş gibi hissedersiniz.
Bakü’de görev yaptığım süre içerisinde halktan, yazar ve şairlerden, siyasetçilerden ve sanatçılardan oluşan geniş bir çevre edindim.
Bir süre Turan gazetesinde yazılar yazdım.
Bakü Türk İlköğretim Okulu yayın organı Hasret dergisini çıkardım.
Öğrencilerime, dergi için Azerbaycan’ın ünlü iş adamlarıyla ve yetkililerle röportajlar yaptırdım.
Başka gazetelerde röportajlarıma yer verildi.
Amacım Azerbaycan’la Türkiye arasında var olan kültür köprüsüne bir tuğla daha koyabilmekti.
Çorbada benim de tuzum olsun istedim.
Beş yıl aynı düşünceyle hizmet etmeye çalıştım.
Bakü’den ayrılırken gönlümüzün yarısı o güzel yerlerde ve o güzel insanlarla kaldı.
2011 yılında Azerbaycan Tehsil Naziri Cenap Misir Merdanov’un daveti üzerine, Milli Eğitim Bakanımız Sayın Nimet Çubukçu’nun görevlendirdiği Talim ve Terbiye Kurulu Heyeti ile beraber Bakü’ye gittim.
Sekiz günlük çalışma ziyaretimizde, Azerbaycanlı ders kitabı yazarlarına, ders kitabı inceleyen öğretmenlere ve ders kitabı basan yayıncılara seminer verdim.
Bu konuda Türkiye’deki uygulamaları anlattım.
Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının çalışmalarından söz ettim.
Azerbaycan ile Türkiye arasındaki bu tür çalışmalar bugün de devam ediyor.
Azerbaycan’da tanıdığım güzide insanlardan biri de Milletvekili Ganire Paşeyeva’dır.
Türk dünyasının güçlü avazıdır O.
Ganire hanım, ilk gördüğünüzde güzelliği, sempatik tavırları, mütevazı kişiliği ile dikkatinizi çeker.
Onu daha yakından tanır ve takip ederseniz, kararlı duruşuna; mücadeleci kişiliğine ve Türk dünyasına olan hayranlığına şahit olursunuz.
Onu bazen halkın içinde, halkın dertleriyle hemhal olurken; bazen Azerbaycan Milli Meclisinde hararetli konuşmalar yaparken; bazen de Karabağda askeri elbiseler içinde cephenin ön saflarında düşmana korku salarken görürsünüz.
O bir milletvekili aynı zamanda kalemi güçlü bir gazetecidir.
Basın mensubudur.
Yazardır.
Türk dünyasının problemlerini ve hal çarelerini anlatırken; ses tonundan azim ve kararlılığını fark eder; jest ve mimiklerinden heyecanını hissedersiniz.
O’nu dinlerken, gözünüzde Tomris Hatun canlanır.
Nene Hatunları, Hürmüz Fatmaları, Şerife Bacıları hatırlarsınız.
Türk kadınının, yeri ve zamanı geldiğinde nasıl efsaneleştiğine bir daha şahit olursunuz.
Ganire hanım, geçen hafta sesizce Ahlat’a geldi.
Tarihi eserleri gezdi, ekibiyle beraber çekimler yapıp bir gece Ahlat’ta misafir olduktan sonra ayrıldı.
Basının ve bazı derneklerin haberi olsaydı görükemli bir karşılama yapılabilirdi.
İnşallah bu yılki 1071 Ahlat-Malazgirt Zaferi kutlamalarına katılır, Ahlatlılar Ganire Paşeyava’yı, Ganire Paşeyeva da Ahlatlıları yakından tanıma imkânı bulur.
Dünyanın her tarafında düzenlenen Türk dünyası kurultaylarına katılan Ganire Paşayeva, Ahlat’ın gönüllü elçisi olur.
Ben, bu konuda yetkililerin dikkatini çekmek istedim.
Gerisi onlara kalmıştır.
Ne yapacaklarını söylememe gerek var mı?