21-22 Mayıs’ta Ahlat’ta düzenlenen “Tarihin Görgü Tanıkları Ayağa Kalkıyor” Çalıştayına katıldım.
Bilim Kurulu üyesi olduğum Ahlat Doğa ve Kültürel Mirası Yaşatma Derneği (ADER)’nin daveti üzerine, uzun zamandır gitmediğim Ahlat’ı yeniden görme imkanı buldum. Arkadaşlarımı ziyaret ettim. Hasret giderdim.
Ahlat’la ilgili izlenimlerimi daha sonraki yazılarımda sizlerle paylaşacağım.
Bugün, Ortak Kültür Mirası: Türkiye ve AB Arasında Koruma ve Diyalog-II Hibe programı kapsamındı desteklenen, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ahlat Kaymakamlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı Merkezi Finans ve İhale Birimi, Ahlat Doğa ve Kültürel Mirası Yaşatma Derneği (ADER), Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Ahlat Müzesi ve Associazione Smart Derneğinin paydaş olduğu proje kapsamında başlayan ve iki gün süren proje hakkındaki görüş ve düşüncelerimi dile getirmek istiyorum.
Proje, hem bütçesi hem de katılım bakımından bir sivil toplum kuruluşunun Ahlat’ta yaptığı en büyük projedir. Projeyi gerçekleştiren Ahlat Doğa ve Kültürel Mirası Yaşatma Derneği (ADER)’e ve Ahlat Kaymakamlığına, biz Ahlatlılar olarak ne kadar teşekkür etsek azdır.
Tabii Ahlat Kaymakamı Sayın Fikret Dağ’ı ve ADER başkanı Sayın Samet Adıyaman’ı, Ahlat Kaymakamlığı Proje Birimi Koordinatörü Necati Aktekin’i ve çalışanlarını da unutmamak lazımdır.
Zira bu projeyle birlikte Ahlat, bilim dünyasının envanterine yeniden kaydedilmiştir.
Yaklaşık olarak bir yıl önce başlayan proje kapsamında, Ahlat Selçuklu Mezarlığı’nda 150’e yakın mezar taşı ihya ederek insanlığın hizmetine sunulmuş.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesinden öğretim üyesi Mehmet Kulaz’ın başkanlığında yapılan kazı çalışmalarıyla devrilen taşlar ayağa kaldırılmış, likenlerle kaplanan mezar taşları temizlenmiş, üzerlerindeki yazı ve motifler ortala çıkarılmış, taşlar numaralandırılarak kayıt altına alınmıştır.
Ahlat Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü Ertuğrul Gazi Konferans Salonunda gerçekleştirilen çalıştay süresince 4 oturum yapıldı. Çeşitli üniversitelerimizin Rektör ve öğretim görevlilerinin yanında Türk Cumhuriyetlerinden gelen Rektör ve öğretim görevlileri de görüş ve düşüncelerini dile getirdiler.
Rektörlerimizden bazıları Ahlat’ı ilk defa görüyorlardı. Daha önce gelmediklerine hayıflandılar.
Üniversitelerin Mimarlık Fakültesi öğrencilerinin Ahlat’ı mutlaka görmeleri ve bir süre burada çalışmaları gerektiğini söylediler.
Çalıştayın sonunda TRT Avaz tarafından çekimleri yapılan “Ahlat’ta Ay ve Yıldız, Beyhan ve Haluk Karamağaralı” biyografi belgeseli gösterimi yapıldı.
Belgeseli, Haluk-Beyhan Karamağaralı çiftinin kızları Cemile Nakış Karamağaralı da izledi.
Nakış Hanımın, bebekliği, çocukluğu ve gençliği Ahlat kazı alanlarında geçen bir hemşehrimiz.
Daha sonra baba ve annesinin yaptığı çalışmaları bir akademisyen olarak uzun süre devam ettirdi.
Konuşmacıları dinlerken yıllar öncesine gittim.
Ahlat’la ilgili hayallerimin tek tek gerçekleştiğini görmek beni memnun etti.
Ahlat, “Türk Dünyasının Ortak Başkenti” olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Bu yoldaki kilometre taşları büyük bir özenle tek tek döşeniyor.
Bu çalışmaların kısa, orta ve uzun vadeli olarak, planlı bir şekilde devam edeceğine ve bir gün Ahlat’ın tarihte olduğu gibi günümüzde de hak ettiği yere geleceğine inancım tamdır.
Hacı Bayram Veli Üniversitesi öğretim üyesi ve aynı zamanda eski bir milletvekili olan Sayın Prof. Dr. Ruhi Ersoy’un konuşmaları ve önerileri beni ziyadesi ile heyecanlandırdı.
Zira aynı görüşleri biz Ahlatlılar olarak yıllardır dile getiriyoruz.
Milli hafızaya nakşetmeye çalışıyoruz.
Zaten bu görüşlerin birçoğunu çeşitli platforumlarda dillendirmiş, yazılarımda/ konuşmalarımda kayıt altına almıştım.
Aynı görüş ve düşüncelerin Ahlatlı olmayan – Gerçi ülkemizde Ahlatlı olmayan kimse yoktur. Çünkü Anadolu’ya gelenlerin hemen hemen hepsi önce Ahlat’a uğramış sonra yurdun başka yerlerine göçmüşlerdir.- yani doğum yeri Ahlat olmayan bilim insanları tarafından da dile getirilmesi, hatta bir kaç adım ileri taşınması Ahlat’ın devlet, millet ve bilim dünyası tarafından sahiplenildiğinin bir göstergesidir.
Artık Ahlat’a sahip çıkma ve Ahlat’ı hak ettiği yere taşıma konusunda yalnız değiliz.
Atalarımızın bize bıraktıkları/emanet ettikleri mirasın bekçiliğini tek başımıza yapmayacağız.
Ahlat’ın korunup kollanması, muhafaza edilmesi için devletimiz gerekenin fazlasını yapmaktadır.
Bize düşen devletimizin yanında yer almak ve ona güvenmektir.
Yapılan çalışmaların önemini idrak edemeyenlere aldırış etmemek; basında çıkan olumsuz haber ve yorumlara kulak asmamaktır.
“Türkiye’nin Tapu Senedi” nin emin ellerde olduğunu görmenin huzur ve mutluluğuyla Ahlat’tan ayrılırken, beni çalıştaya davet eden Ahlat Doğa ve Kültürel Mirası Yaşatma Derneği (ADER) Başkanı Sayın Samet Adıyaman, Ahlat Kaymakamlığı Proje Birimi Koordinatörü Necati Aktekin ve Ahlat Kaymakamı Sayın Fikret Dağ’a bir kez daha teşekkürlerimi iletiyorum.