Seçim kararıyla beraber siyaset arenası yeniden hareketlendi. Ülkesine ve milletine hizmet etmek adına birçok insan Milletvekili olmak için siyasi partilerin eşiklerini aşındırıyor. Kendisinin, aranan aday olduğuna inanan özgüveni yüksek kişilerin yanında, bakarsın bir sürpriz olur ben de adımımı meclise atarım diye düşünenler de vardır. Olsun, ileriki günler ne gösterir bilmem ama daha önceki seçimlerde benzer manzaralarla karşılaşmıştık. Aynı durumlarla bir daha karşılaşmayacağımızı kimse iddia edemez. Her seçim bir takım sürprizlere gebedir. Allah hakkımızda hayırlı olanı nasip etsin diyerek, milletvekili olacaklarda aranan vasıfları dile getiren eski –aslında güncelliğini koruyan- bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.
Gazeteci yazar Abdurrahman DİLİPAK, bir okurundan gelen, Meclis-i Mebusan Konya Milletvekili Mehmet Zeynelabidin Efendinin, Konya Yusuf Ağa Kütüphanesi Kataloğu’nda 9521/2’ sayıyla kayıtlı “İslamiyet ve Meşrutiyet” isimli eserde yer alan, Milletvekili olma kriterleri ile ilgili düşüncelerini ifade eden bir makalesini yayımladı. DİLİPAK, bu zatın Ankara’da Mecliste çok aktif olduğunun bilindiğini de söylüyor.
Mehmet Zeynelabidin Efendi, Milletvekili Olma Kriterlerini şöyle sıralıyor:
“Birincisi: Milletvekili adayı, aday olacağı şehirde uzun süreli oturmuş, yaşamış olmalı, halkın mizacını iyi bilmeli. Bir şehirde oturmamış veya çıkıp gideli uzun zaman olmuş adamların bir kere iyi olup olmadığı bilinemez.
İkincisi: Şehre yarayacak her türlü kanunu ve o şehir halkının saadetini icap edecek şeyleri düşünüp beğenmeye ve böyle bir araya toplamaya muktedir olmalıdır.
Üçüncüsü: Devletin şan ve şerefini düşünmeyecek kadar cahil olmamakla birlikte, sefih de olmamalıdır. Çünkü kendi malı kendine teslim edilemeyen sefih bir adama bu gibi vazife verilemez.
Dördüncüsü: Hükümetin kanunsuz ve haksız işlerini yüzüne beraber söylemek hususunda kimseden korkup çekinmez ve ölmekten bile kaçınmaz, dünya için kimseye müdane etmez olmalıdır.
Beşincisi: Parayı görünce her şeye boyun eğecek kadar bağrı yufkalardan ve parayı çok sevenlerden olmamalıdır. Yoksa milletin menfaati zayi olmak ihtimali ziyadeleşir ve memleketi açık açık uçuruma sürekler.
Altıncısı: Memuriyetini muhafaza etmek ve başka bir menfaatini korumak için şuna buna yüzsuyu dökmüş (ağlamış), kendisine haksızlık edenlere göz kırpmış, kendisi haksızlık etmiş olmamalıdır.
Yedincisi: Rüşvet almış, para ile onun bunun hakkını satmış, mahvetmişlerden de olmamalıdır.
Sekizincisi: Halk içerisinde zulmü, işkencesi olanlardan olmamalıdır.
Dokuzuncusu: İki sözlü, ikiyüzlü adamlar da milletvekili olamaz.
Onuncusu: Şunun bunun ayıbını arayan, daima iki kişi arasındaki gizli sırları anlamaya çalışan, hiç yoktan tertip türetenler de aday gösterilmemelidir.
On birincisi: Milletvekilliği bittikten sonra kendini idare edecek bir işi veya zenginliği olmayanlar da aday gösterilmemeli. Çünkü bu özellikleri olmayan kişiler hükümetin ayıbını örtüp boyun eğmeye mecbur kalırlar.”
Meşrutiyetten günümüze kadar milletvekili olmak isteyenlerin veya seçmenlerin siyaset kurumundan beklentileri farklı olmuş/olabilir ama, Mehmet Zeynelabidin Efendi’nin görüş ve düşüncelerini de yabana atmamak lazımdır.
Heyecanlı bir yarışın başladığı bu günlerde, memlekete ve millete hizmet için yola çıkmış milletvekili aday adayı hemşerilerimize başarılar diliyorum.