Yaklaşık 3 ay önce Ukrayna’daki yakınlarının yanına giden ve savaşın başlaması üzerine bir süre orada durmak zorunda kalan Ahıska Türkü aile, bir taraftan yurda dönmenin sevincini yaşarken orada kalan akrabaları içinde büyük endişe duyuyor.
2016 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Ukrayna'dan getirilerek Ahlat’a yerleştirilen ailelerden Gülyetar Shabazova, kayınvalidesi ve iki çocuğuyla 2,5 ay önce Ukrayna'nın Harkiv kentinde çalışan eşi, kayınpederi ve kayınbiraderini görmek için gitti.
Bir süre kaldıktan sonra Rusya ile Ukrayna arasında savaşın başlaması üzerine atılan bombalarla harabeye dönen şehirde kaldıkları süre zarfında oldukça korku yaşayan aile, Türkiye'ye dönmeyi kararlaştırarak yola çıktı.
28 yaşındaki Shabazova, çifte vatandaş olduğu için sınırda eşinin kentten çıkmasına izin verilmediğini ve soğuk havaya ve yağışlara rağmen 60 yaşındaki kayınvalidesi Gülseren Mehmet, 6 aylık oğlu ve 3 yaşındaki kızı ile 3 kilometre yürüyerek otobüslerin geçtiği bölgeye ulaştığını söyledi.
Yaşadıkları bu zorlu sürecin ardından Ahlat’a gelen Shabazova, eşi ve diğer yakınlarını geride bırakmanın üzüntüsünü yaşıyor.
Konuyla ilgili olarak açıklamalarda bulunan Shabazova, Ukrayna'da 1,5 ay kaldıktan sonra savaşın başladığını ve oturma izni işlemleri için Harkiv'e gittikleri gün de savaşın başladığını belirterek, “Çatışma vardı, uçaklar uçuyordu. Savaştan dolayı yollar kapalıydı ve eve geç dönebildik. Benzin istasyonları tıkanmış, herkes kaçıyordu. Eve gelince ilk önce bavulları hazırladım, evrakları toparladım. 3 gün sonra üzerimizde jetler uçmaya başladı. Pencereleri kapattık. Akşam 18.00'den sonra ışıkları açmıyorduk. Çocuklar, ben ve eşim çok korktuk. Oradan çıkma kararı aldık ve sınıra geldik. Sınırda eşimi bırakmadılar. 4 bavul, 2 çocuk ve kayınvalidem ile 3 kilometre yürüdük. Otobüse binmek için bir saat bekledik. Allah'a şükür kurtulduk. Lütfen savaşı bitirsinler. Suçsuz insanlar ölüyor. Çocuklara yazık. Eşler ayrıldı. Kimsenin eşini bırakmıyorlar. Eşimi yanımdan ayırdılar, çocuğu ve bavulları elime verip git dediler. Çocuklarla bir hafta yolda ne çektiğimi anlatamam. Bavulları ve çocukları mı taşıyayım yoksa kayınvalideme mi yardım edeyim. İstanbul'a varıncaya kadar kızım 4 gün yolda bir şey yemedi. İnşallah anlaşırlar, Savaş tez günde biter. Savaş bittikten sonra asla dönmeyi düşünmüyorum. Burada kalacağım. Vatanımdan asla vazgeçmem. Sağ olsunlar her şeyimizle ilgilendiler. Çok çektim, inşallah başka anneler çekmez. Benim için kabustu. Ne yapacağımı bilmiyordum. 3 kilometreyi yaya gittik. Yağmurda ıslandık, çocuklar çok üşüdü. Yine de vatana gidene kadar hiç pes etmeyeceğim dedim. Allah'a şükürler olsun geldim. İnsanlar boş yere ölmesin. En kısa zamanda barışın sağlanması için dua ediyoruz. Sivil insanlara ve askeri bölgelere saldırıyorlar. Her şeyi gördük, yaşadık. Harkiv'de bir şey kalmadı. Sadece birkaç köyü kaldı. Bütün yerleri bombaladılar. Artık orası yaşanacak bir yer değil. Oradan İstanbul'a, daha sonra Bursa'ya gönderildik. Yolda çok yorulmuştuk. 1,5 gün dinlendikten sonra Ahlat'a geldik. Eşim de sınırda, camide yatıp kalkıyor. İnşallah tez günde biter. Ülkelerin barışmalarını ve anlaşmalarını bekliyoruz. Sınırlar açılsın, aileler bozulmasın." Dedi.
“Evde pencereleri örtüyor, ışıkları açmıyorduk.”
Gülseren Mehmet ise akrabaları, iki oğlu ve eşini ziyaret için gittiği Ukrayna'da başlayan svaşın ,çinde kaldıklarını ifade ederek, “Sığınağa minder ve döşek serip orada kalmayı planladık ancak gidemedik. Evde pencereleri örtüyor, ışıkları açmıyorduk. Gelinim ve iki torunumla geldik. İki oğlum ve eşim orada kaldı. Bizimle sınıra gelen büyük oğlumu bırakmadılar. Gelinimle çok eziyet çektik, çok yardım etti. Bin bir güçlükle geldik. Türkiye'de bizi çok güzel karşıladılar. İhtiyaçlarımızı karşıladılar. Kendimden çok oğullarım, eşim ve aileme bir şey olacak diye korkuyorum. Aklım onlarda kaldı. Eşim ve bir oğlum köyde, büyük oğlum da bir haftadır sınırda bekliyor. Kim ister ki savaş olsun. Bütün anaların babaların gözleri yaşlı. Çok fazla çocuk ve büyük vefat etti."
2016 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Ukrayna'dan getirilerek Ahlat’a yerleştirilen ailelerden Gülyetar Shabazova, kayınvalidesi ve iki çocuğuyla 2,5 ay önce Ukrayna'nın Harkiv kentinde çalışan eşi, kayınpederi ve kayınbiraderini görmek için gitti.
Bir süre kaldıktan sonra Rusya ile Ukrayna arasında savaşın başlaması üzerine atılan bombalarla harabeye dönen şehirde kaldıkları süre zarfında oldukça korku yaşayan aile, Türkiye'ye dönmeyi kararlaştırarak yola çıktı.
28 yaşındaki Shabazova, çifte vatandaş olduğu için sınırda eşinin kentten çıkmasına izin verilmediğini ve soğuk havaya ve yağışlara rağmen 60 yaşındaki kayınvalidesi Gülseren Mehmet, 6 aylık oğlu ve 3 yaşındaki kızı ile 3 kilometre yürüyerek otobüslerin geçtiği bölgeye ulaştığını söyledi.
Yaşadıkları bu zorlu sürecin ardından Ahlat’a gelen Shabazova, eşi ve diğer yakınlarını geride bırakmanın üzüntüsünü yaşıyor.
Konuyla ilgili olarak açıklamalarda bulunan Shabazova, Ukrayna'da 1,5 ay kaldıktan sonra savaşın başladığını ve oturma izni işlemleri için Harkiv'e gittikleri gün de savaşın başladığını belirterek, “Çatışma vardı, uçaklar uçuyordu. Savaştan dolayı yollar kapalıydı ve eve geç dönebildik. Benzin istasyonları tıkanmış, herkes kaçıyordu. Eve gelince ilk önce bavulları hazırladım, evrakları toparladım. 3 gün sonra üzerimizde jetler uçmaya başladı. Pencereleri kapattık. Akşam 18.00'den sonra ışıkları açmıyorduk. Çocuklar, ben ve eşim çok korktuk. Oradan çıkma kararı aldık ve sınıra geldik. Sınırda eşimi bırakmadılar. 4 bavul, 2 çocuk ve kayınvalidem ile 3 kilometre yürüdük. Otobüse binmek için bir saat bekledik. Allah'a şükür kurtulduk. Lütfen savaşı bitirsinler. Suçsuz insanlar ölüyor. Çocuklara yazık. Eşler ayrıldı. Kimsenin eşini bırakmıyorlar. Eşimi yanımdan ayırdılar, çocuğu ve bavulları elime verip git dediler. Çocuklarla bir hafta yolda ne çektiğimi anlatamam. Bavulları ve çocukları mı taşıyayım yoksa kayınvalideme mi yardım edeyim. İstanbul'a varıncaya kadar kızım 4 gün yolda bir şey yemedi. İnşallah anlaşırlar, Savaş tez günde biter. Savaş bittikten sonra asla dönmeyi düşünmüyorum. Burada kalacağım. Vatanımdan asla vazgeçmem. Sağ olsunlar her şeyimizle ilgilendiler. Çok çektim, inşallah başka anneler çekmez. Benim için kabustu. Ne yapacağımı bilmiyordum. 3 kilometreyi yaya gittik. Yağmurda ıslandık, çocuklar çok üşüdü. Yine de vatana gidene kadar hiç pes etmeyeceğim dedim. Allah'a şükürler olsun geldim. İnsanlar boş yere ölmesin. En kısa zamanda barışın sağlanması için dua ediyoruz. Sivil insanlara ve askeri bölgelere saldırıyorlar. Her şeyi gördük, yaşadık. Harkiv'de bir şey kalmadı. Sadece birkaç köyü kaldı. Bütün yerleri bombaladılar. Artık orası yaşanacak bir yer değil. Oradan İstanbul'a, daha sonra Bursa'ya gönderildik. Yolda çok yorulmuştuk. 1,5 gün dinlendikten sonra Ahlat'a geldik. Eşim de sınırda, camide yatıp kalkıyor. İnşallah tez günde biter. Ülkelerin barışmalarını ve anlaşmalarını bekliyoruz. Sınırlar açılsın, aileler bozulmasın." Dedi.
“Evde pencereleri örtüyor, ışıkları açmıyorduk.”
Gülseren Mehmet ise akrabaları, iki oğlu ve eşini ziyaret için gittiği Ukrayna'da başlayan svaşın ,çinde kaldıklarını ifade ederek, “Sığınağa minder ve döşek serip orada kalmayı planladık ancak gidemedik. Evde pencereleri örtüyor, ışıkları açmıyorduk. Gelinim ve iki torunumla geldik. İki oğlum ve eşim orada kaldı. Bizimle sınıra gelen büyük oğlumu bırakmadılar. Gelinimle çok eziyet çektik, çok yardım etti. Bin bir güçlükle geldik. Türkiye'de bizi çok güzel karşıladılar. İhtiyaçlarımızı karşıladılar. Kendimden çok oğullarım, eşim ve aileme bir şey olacak diye korkuyorum. Aklım onlarda kaldı. Eşim ve bir oğlum köyde, büyük oğlum da bir haftadır sınırda bekliyor. Kim ister ki savaş olsun. Bütün anaların babaların gözleri yaşlı. Çok fazla çocuk ve büyük vefat etti."