Ahlat’ta 21-22 Mayıs tarihlerinde düzenlenen "Tarihin Görgü Tanıkları Ayağa Kalkıyor Projesi Ahlat Çalıştayı"na katılan Kırgızistan- Türkiye Manas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, ilçenin öneminden bahsederek, “Ahlat’ın en büyük katkısı tarihimize, vatanımıza ve coğrafyamızadır.” dedi.
Çalıştay boyunca Ahlat’ın tarihi misyonunu ve önemini defalarca vurgulayan Rektör Prof.Dr.Ceylan, Kültür ve turizm açısından Ahlat’ın önemli bir merkez olma yolunda ilerlediğini belirterek, “Ahlat’ın bize en büyük katkısı tarihimize, vatanımıza ve coğrafyamızadır. Daha sonra bölgenin kalkınmasına hizmet etmesi. Bu anlamda turizm açısından tarih ve kültür turizmi açısından çok önemli bir katkısı olacağını düşünüyorum. Bunu işlemek lazım. Malum bir elmas toprak altından çıkınca tozludur. Tozlarının temizlenmesi lazım. Ahlat’ta böyle bir elmastır. Üzerindeki toprağı üflemek ve temizleyerek parıltısını hep birlikte görmek lazım” diye konuştu.
“AHLAT, TÜRK TARİHİNİN DÖNÜM NOKTALARINDAN BİRİNİ OLUŞTURMAKTADIR”
Rektörü Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, Orta Doğu ve Anadolu coğrafyasında Türk izleri ile ilgili 25 yıldır çalışmalar yürüttüğünü ve Ahlat’ın bu anlamda çok önemli bir yere sahip olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Ceylan açıklamasında, “Türk tarihinin erken evreleri için en önemli merkezlerden biri hiç şüphesiz Ahlat’tır. Ahlat, Türk tarihinin dönüm noktalarından birini oluşturmaktadır. Osmanlı öncesi Türk tarihinin mühürlerinden biri Ahlat şehridir. Dolayısıyla Ahlat Türk tarihinin kültür merkezlerinden birini oluşturuyor. Biz Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar bütün coğrafyada Türk tarihinin erken dönem izleri ile ilgili çalışmalar yürütüyoruz. Bu anlamda Moğolistan’dan başlayarak, Anadolu’ya kadar erken Türk izleri ile ilgili çalışmalarımızı tamamladık. Bunun bir kısmı Türk Tarih Kurumu tarafından kitap olarak yayına hazırlanıyor. Hiç şüphesiz Ahlat’ta özellikle kurgan geleneğinin kümbete dönüşmesinde önemli merkezlerimizden biri” dedi.
“BU TAŞLAR BİZE TÜRK TARİHİNİ OKUMAYI ÖĞRETİYOR”
Prof. Dr. Ceylan, taşların tarihin en önemli şahitleri olduğunu ve günümüze kadar gelen en güzel örneklerinin de Ahlat’ta bulunduğunu belirterek, “Ahlat’taki heykeller tıpkı Hakkari’deki heykeller gibi, tıpkı Moğolistan’daki, İskit, Kimmer’deki ve daha sonra Hun ve Göktürk heykellerinin bir devamı gibidir. Türk tarihini bir bütün olarak okumak lazım. Bizler Türk tarihinin yazılı kısmını okuyoruz. Şimdi bizler Türk tarihine yeni bir tez getirdik. Türk tarihini taştan okumak. Türk tarihini taştan okurken de Ahlat, bunun önemli sayfalarından birini oluşturmaktadır. Bu taşlar bize Türk tarihini okumayı öğretiyor. Türk tarihinin sadece yazılı kaynaklardan okunamayacağını, taşlardan da okunabileceğini ortaya koyan eserlerdir. Bunlara baktığımızda İskit, Kimmer ve hatta daha sonra Hun ve Göktürk heykelleri ile aynı özelliği taşıyor. İslamiyet’le birlikte bu heykellerin önemli bir kısmı tahrip edilmiş ve yasaklanmış. Ama korunabilenlerin en önemlileri bugünümüze kadar ulaşmış. Bunlardan bir kısmı da mezar taşlarıdır. Bu aynı zamanda İslamiyet döneminde de yani Türklerin İslamiyeti seçtikten sonra da orta Asya motifleriyle de bu mezar taşlarını işlemeye devam etmişler. Yani bunlar şahidin temelleri. Tarihin en önemli şahitleri olmaktadır. Günümüze kadar gelen en güzel örneklerini de Ahlat’ta buluyoruz. Bu anlamda korunması ve bu şekilde projelerle desteklenmesi Türk tarihi için olduğu kadar insanlık tarihi kadar da önemlidir” dedi.
Çalıştay boyunca Ahlat’ın tarihi misyonunu ve önemini defalarca vurgulayan Rektör Prof.Dr.Ceylan, Kültür ve turizm açısından Ahlat’ın önemli bir merkez olma yolunda ilerlediğini belirterek, “Ahlat’ın bize en büyük katkısı tarihimize, vatanımıza ve coğrafyamızadır. Daha sonra bölgenin kalkınmasına hizmet etmesi. Bu anlamda turizm açısından tarih ve kültür turizmi açısından çok önemli bir katkısı olacağını düşünüyorum. Bunu işlemek lazım. Malum bir elmas toprak altından çıkınca tozludur. Tozlarının temizlenmesi lazım. Ahlat’ta böyle bir elmastır. Üzerindeki toprağı üflemek ve temizleyerek parıltısını hep birlikte görmek lazım” diye konuştu.
“AHLAT, TÜRK TARİHİNİN DÖNÜM NOKTALARINDAN BİRİNİ OLUŞTURMAKTADIR”
Rektörü Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, Orta Doğu ve Anadolu coğrafyasında Türk izleri ile ilgili 25 yıldır çalışmalar yürüttüğünü ve Ahlat’ın bu anlamda çok önemli bir yere sahip olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Ceylan açıklamasında, “Türk tarihinin erken evreleri için en önemli merkezlerden biri hiç şüphesiz Ahlat’tır. Ahlat, Türk tarihinin dönüm noktalarından birini oluşturmaktadır. Osmanlı öncesi Türk tarihinin mühürlerinden biri Ahlat şehridir. Dolayısıyla Ahlat Türk tarihinin kültür merkezlerinden birini oluşturuyor. Biz Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar bütün coğrafyada Türk tarihinin erken dönem izleri ile ilgili çalışmalar yürütüyoruz. Bu anlamda Moğolistan’dan başlayarak, Anadolu’ya kadar erken Türk izleri ile ilgili çalışmalarımızı tamamladık. Bunun bir kısmı Türk Tarih Kurumu tarafından kitap olarak yayına hazırlanıyor. Hiç şüphesiz Ahlat’ta özellikle kurgan geleneğinin kümbete dönüşmesinde önemli merkezlerimizden biri” dedi.
“BU TAŞLAR BİZE TÜRK TARİHİNİ OKUMAYI ÖĞRETİYOR”
Prof. Dr. Ceylan, taşların tarihin en önemli şahitleri olduğunu ve günümüze kadar gelen en güzel örneklerinin de Ahlat’ta bulunduğunu belirterek, “Ahlat’taki heykeller tıpkı Hakkari’deki heykeller gibi, tıpkı Moğolistan’daki, İskit, Kimmer’deki ve daha sonra Hun ve Göktürk heykellerinin bir devamı gibidir. Türk tarihini bir bütün olarak okumak lazım. Bizler Türk tarihinin yazılı kısmını okuyoruz. Şimdi bizler Türk tarihine yeni bir tez getirdik. Türk tarihini taştan okumak. Türk tarihini taştan okurken de Ahlat, bunun önemli sayfalarından birini oluşturmaktadır. Bu taşlar bize Türk tarihini okumayı öğretiyor. Türk tarihinin sadece yazılı kaynaklardan okunamayacağını, taşlardan da okunabileceğini ortaya koyan eserlerdir. Bunlara baktığımızda İskit, Kimmer ve hatta daha sonra Hun ve Göktürk heykelleri ile aynı özelliği taşıyor. İslamiyet’le birlikte bu heykellerin önemli bir kısmı tahrip edilmiş ve yasaklanmış. Ama korunabilenlerin en önemlileri bugünümüze kadar ulaşmış. Bunlardan bir kısmı da mezar taşlarıdır. Bu aynı zamanda İslamiyet döneminde de yani Türklerin İslamiyeti seçtikten sonra da orta Asya motifleriyle de bu mezar taşlarını işlemeye devam etmişler. Yani bunlar şahidin temelleri. Tarihin en önemli şahitleri olmaktadır. Günümüze kadar gelen en güzel örneklerini de Ahlat’ta buluyoruz. Bu anlamda korunması ve bu şekilde projelerle desteklenmesi Türk tarihi için olduğu kadar insanlık tarihi kadar da önemlidir” dedi.